Toprak ananın gücüne inanıp ona derin saygı duyardı Elif. Elif çocukken de her gün uyandığında ‘günaydın güneş’ diyerek güneşi selamlardı. Hayat ve doğa aşkı çocukluktan başlamıştı. Her gittiği, her gezdiği yerde hep doğa ile iç içe olmayı seçti. Elif’in tarlası ile doğanın gücünü kendi hayati ile birleştirdi. Hem çocukları hem de dostları ile doğa ile iç içe bir hafta sonu geçirmekten yola çıkıp, koskocaman bir cennet yarattı. Ekti, biçti, topladı, paylaştı.
Çocukluğunun büyük bölümünü denizde geçiren Elif’in deniz tutkusu, boğaz’da rakı balık, mavi yolculuk ve her fırsatta kendini deniz kenarına atmanın ötesine geçip, su altı keşiflerine kadar gitti. Denizin altında ve üzerinde yapabileceği her turlu aktiviteyi yaptı. Scuba padı brövesi olan Elif’i Ayvalık, Bodrum, Fethiye, Kaş kesmedi, Sharm-el Shake’den Great Bareer Reef’e kadar dalışlar gerçekleştirdi. Denizle olan her karşılaşmasını keyifli bir maceraya dönüştürdü.
Cem Karacabey’in su altında kalma rekorunu kırdığı su tankına bile dalıp onunla voleybol oynadı. Deniz’in üzerinde yelken, sörf, su kayağı… Yapmadığı spor kalmadı. Yeter ki deniz olsun… Ayşe Peri’nin göbek bağını okla boğazdan denize fırlattırdı ki o da gezsin denizleri dolaşsın.